3/03/2012

Sistemin Kölesi Olmayın !

  Unutulmuş,yaşlı bir dünyada istendiği gibi yaşamaya zorlanan küçük insanlar... Düşünmeyi beceremeyen,tüketim delisi bir toplum... Düşünen ve harekete geçen ancak terörist muamelesi gören bir avuç insan... Gözünü kazanma ve en önde olma hırsı bürümüş,tek amaçları bir takım sınavları başarıyla atlatıp gireceği beyaz yakalı takımın içinde en yüksek mertebeye ulaşmak olan yarış atları... Nereye çekersen oraya gidecek potansiyeldeki "dindar" robotlar,ve niceleri...
  Düşünün bir,herhangi bir marketteki ürünlerin arkasında şampuanından bulaşık teline kadar her ürünün arkasındaki kullanım talimatlarını. Sanmam ki bulaşık telini alıp vücudunu temizleyen yahut şampuanla bulaşık yıkayan. Ancak insanlar bunları okuyor,misal,saç kremini 2 dakikadan fazla tutmuyorlar saçlarında. Öyle yazıyor çünkü arkasında. Öyle yönlendiriliyoruz,bize söylenen bu. Bir yerlere yazıyor birileri,biz de okuyup uyguluyoruz. Doğru olan da bu... Mu ?
  Paranın esaretinde gitgide daha da tektipleşiyorsanız,bir alışveriş merkezindeki 500 ml'lik suyu alt kattaki marketten 50 kuruşa değil,sinema fuayesinden 3 liraya alıyor,gelecek kaygısı yüzünden istemediğiniz,sevmediğiniz bir işte hayatınızı kazanıyor ve yaşlı ama mutsuz,bir huzur evinde gerçekleştiremediğiniz hayallerinizi düşünüp hüzünleniyorsanız,anlayamadığınız bir dinin mensubu olup,egoist bir tanrıya ibadet ediyorsanız;bu sistemin olduğu kadar sizin de suçunuz ! Çünkü düşünmüyorsunuz,çünkü baş kaldırmıyor,ellerinde uzaktan kumandalarını tutan baştaki o adamlardan korkuyorsunuz onların küçük,pilli oyuncakları haline geldiğinizi fark etmeden...
  Ben akademik bir kariyer istemiyorum,ben evlenmek,ev geçindirmek,çocuk büyütmek ve hayatımı sınırlandırıp pili bittikten sonra metal çöplüğüne yol alan bir robot olmak istemiyorum. Ben sevdiğim,kendimi rahat hissettiğim kameraların arkasında olmak istiyor,düzensiz bir yaşam şeklini göze alıyorum ancak insanlar hala beni sayılı,kabul gören mesleklerden birine yönlendirmeye çalışıp,bir idealim varken ondan vazgeçmemi istiyorlar. Benciller ve boşa boğaz patlattıklarının hiç farkına varamıyorlar. Çünkü bu hayat benim,ve istediğim gibi yaşayacağım. 
  Biraz düşünün... Kimsenin sizi yönlendirmeye,sizi kısıtlamaya hakkı yok,olamaz da. Bu kişi anne,babanız bile olsa,unutmayın ki onlar sizin sahibiniz değiller. Yaşam akıp gidiyor ve hayalleri gerçekleştirmek hiçbir zaman imkansız değil. Var Olmayan Ülke hayal kurmayı becerebilenler için ütopya değildir,Küçük Prens gezegen gezegen dolaşıp gülüyle konuşmaya hep devam eder. Ve onlara ulaşmak zor değildir. Yeter ki siz,sizi kimsenin değiştirmesine izin vermeyin. Kimliğinizi,benliğinizi,düşünce yapınızı,değerlerinizi... Eğer eşcinselseniz,siz busunuzdur. Bunun utanılacak,ayıp günah bir yanı yoktur,heteroseksüellikte olmadığı gibi. Eğer ateistseniz kimse zihninizin içindekileri değiştiremez,tıpkı yürekten inanan birinin tanrıya inanmaktan asla vazgeçmeyeceği gibi. Eğer idealist bir insansanız,kimse sizi yönlendiremez. Sizi yaftalar,engeller,ötekileştirir,dışlarlar... Ama değiştiremezler. Siz sadece kendinize inanın. 


Şunu da hiç unutmayın ; her insan kendi özgürlüğünü yaratır. Ve özgürlük,siz neredeyseniz,oradadır...