1/24/2012

Anne,Baba Ben Eşcinselim !



  Türkiye’deki,hatta dünyadaki çocuk sahibi çiftlerin çoğunun korkusudur çocuklarının ‘ibne’ ya da ‘ablacı’ olması. Çevremden,hatta kendi ailemden görüp duyduğum bir olgu bu. Dün akşamüstü bir film seyrettim sinemada : Zenne. Halk dilinde erkek dansöz anlamına geliyor. Zennelik yapan Can ve tutucu ailesinin eşcinsel olduğunu bilmeyen Ahmet’in askerlikten beraat etme uğraşlarını ve Ahmet’le aşk yaşayan Alman fotoğrafçı Daniel’in ekseninde dönmekte film. Eşcinsel olduğu için babası tarafından öldürülen Ahmet Yıldız’ın gerçek hikayesinden esinlenmiş. Beni etkiledi,sarstı hatta suratıma bir tokat gibi çarptı adeta. Ve ülkemizin en büyük sorunlarından birini,homofobiyi hatırlattı tekrar. Şimdi size uzun uzun filmden bahsetmeyeceğim,ele almak istediğim konu farklı.
  

  
  Eşcinsellik,halk için ahlaksızlık,pislikle eşdeğer. Bir de “Kendi seçimi,istese olmaz ! “ düşüncesine sahip olanlar var. Sizce bir insan toplum tarafından dışlanmayı,etiketlenmeyi seçecek bir zihniyete sahip midir ? Eşcinsellik bir tercih,bir hastalık,bir bozukluk değildir. Eşcinsellik bir yönelimdir. Nasıl ilkokulda beğendiğimiz çocuklar oluyorsa,onlar da kendi cinslerine ilgi duyuyorlar. Ve bunu değiştiremezler. Tedavisi yoktur,zaten tedavi gerektirecek bir durumları da yoktur. Ama insanlara asıl hastalığın homofobileri olduğunu anlatamıyoruz,ya da anlamak istemiyorlar.
  Düşünün,bir sokakta yürüyorsunuz,tahmini İstiklal Caddesi diyelim. Karşınızda bir çocuk ve bir kız el ele,göz göze yürüyorlar. Sizin için ne kadar normal,belki kendinizin de yaptığı bir şey. Peki,aynı durumda iki genç kız olsa tepkiniz ne olurdu ? Büyük ihtimalle dik dik bakıp,cık cıklayarak yolunuzu değiştirirsiniz. Ne yazık ki insanların zihniyetini değiştiremiyoruz,akıllarına doğruyu kazıyamıyoruz çünkü onlara bu,böyle aşılanmış. İçinde hiçbir pornografik öğe bulunmayan,sadece eşcinsellerin yaşadığı zorlukların konu alındığı bir film “Sapıkların Filmi” olarak nitelendirilebiliyorsa,zaten söyleyecek pek bir şeyimiz yok.
  Ne yazık ki bizler,bizden farklı olandan korkuyoruz,bilinmeyeni karalıyoruz ve eşcinsellik bizim için hep bir tabu olarak kalacak belki... Ve onlar da benliklerini korumak için saklanıp gizlenecekler… Anne babalar konusu geçtiğinde “Aman allah korusun” deyip tahtalara vuracak… Okullarda bu yanlış bir şey olarak gösterilecek… Onlar hep yaftalanacak,ötekileştirilecek…
  Kim ne derse desin,ben onları savunuyorum,. Çünkü biliyorum ki bu doğada var olan bir şey,yanlış olması muhtemel olmayan bir şey. Eğer bir gün çocuğunuz size gelip “Anne/baba ben eşcinselim.” derse,durup biraz düşünün. Öldürülen,bedeni hor kullanılan onlarca travestiyi,okullarda tacizlere uğrayan,ezilen oğlanları,korkulan,arkadaş olarak dahi görülmeyen lezbiyenleri... Ve şöyle düşünün,çocuğunuz kanser olmasını mı yoksa eşcinsel olmasını mı seçerdiniz ? Çocuğunuzun olduğu kişi olarak yaşayabilmesi onu mutlu edecek olan. Belki böylece bir şeyler değiştirilebilir… Ahmet Yıldız’lar diledikleri gibi,hak ettikleri gibi yaşayabilir. Belki insanların zihninden kazıyamadıklarımız,zamanla beraber değişebilir…

  Minikbirnot: İmkan ve zaman bulabilirseniz,Zenne’yi seyredin. Teknik açıdan ortalarda bir film olsa da,verdiği mesaj ve eşcinsel bireylerin Türkiye’de yaşadıkları daha güzel ifade edilemezdi. Bol bol da ağlattı sağolsun…

4 yorum:

  1. Güzel yazın için teşekkür ederim. Filmi de en kısa zamanda izlemek niyetindeyim.

    YanıtlaSil
  2. Okuyup ciddiye aldığınız için ben teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  3. Esracım keşke tüm gençler senin gösterdiğin hassasiyeti gösterebilse.

    YanıtlaSil

Bir de biz mırlayalım diyenler